27 Eylül 2013 Cuma


İmamın Abdest Suyu!




Yağmurlu bir günde otobüste,dolmuşta veya herhangi bir araçta giderken 
buğulanmış camdan dışarı bakarız...
Aracın içindeki sıcaklıktan buğulanmış olur camlar, elimizin tersiyle silmeye çalışsak bile fayda etmez. Yine de vazgeçmeyiz dışarıyı izlemek için diretiriz...
Sonra buğulu camlara çarpan, sanki birbirleriyle yarışırcasına kayıp giden yağmur damlalarını takip etmeye başlarız. Her biri kendi halinde giderken biri diğerine karışır bazen... Birlikte devam eder bu zorlu yolculuk. Sonra rüzgar öyle şiddetlenir ki daha minik damlalara ayrılırlar ve mirasçı misali kayıp giderler...
Elbette bir sonu vardır buğulanmış camın, bunu onlar da çok iyi bilirler...
Ama rüzgarın etkisine kaptırmışlardır kendilerini bi' kere. Sona doğru yaklaştıkça heyecanlanırlar sanki yavaşlar gibi olurlar ama o kadar hızlı kayıp gitmişlerdir ki farkına bile varamamışlardır artık...
Nereden geldik?Nereye gidiyoruz? Neydik? Ne olduk?

Yaşadığımız her şey, gördüğümüz ama dikkat etmediğimiz her ayrıntı aslında hayatı ayna gibi yansıtmaz mı bize?

Hiç kesilmeyecek gibi delicesine nefes alıp dururuz. Hiç bitmeyecek, sonu gelmeyecek gibi hunharca harcarız bize bahşedilen yaşamı, güzellikleri, nimetleri...

Sonsuz olan bir Allah(c.c) olduğunu unuturuz işte, gafil avlanırız en ummadığımız anda...

Nasıl yaşıyoruz biz Allah aşkına!!!

Dedelerimizden, ninelerimizden gelen adetlerle, sözlerle mi şekillendiriyoruz hayatımızı? Doğruluk süzgecinden geçirmeden, akıl denilen melekeyi kullanmadan gözü kapalı tasdik mi ediyoruz yoksa? Daha da kötüsü içimize sızan misyonerlerden mi öğretiyor bize doğruyu-yanlışı, dini-diyaneti, sabrı-sükuneti? Niye ayılamıyoruz hala, uyutulduğumuzun ne zaman farkına varacağız acaba? 

Size acizane bir şey söyleyeyim mi;

Şöyle buz gibi suyla abdest alsak öyle bi' kendimize geliriz ki. İmamın abdest suyu gibi...

"Aaa, nerden çıktı şimdi, imamın abdest suyu sıcak olur ama" dediğinizi duyar gibiyim sanki. Bazıları bu benzetmeyi söylerken yüzlerini de olmadık şekillere sokarlar. Akıllarınca aşağıladıklarını, küçümsediklerini zannedelerler. 
Bu sözü halk arasına kim yerleştirdi Allah(c.c) bilir. Ne de çabuk benimsemişiz!

Açık çay gelir, "Bu ne böyle imamın abdest suyu gibi!" deriz.
Gazı kaçmış gazoz gelir, "İmamın abdest suyu gibi olmuş" der içmeden bırakırız öyle değil mi?

Doğru olup olmadığını sorgulamadan kullandığımız sözlerden sadece bir tanesi bu. 

Peki ya bir yağmur damlası gibi kayıp giden ömrümüzde bilinçsizce yapılan bu davranışlar niye? 
Kişi mesleğinde gösterdiği titizliği, Allah(c.c)'ın verdiği şu kısacık ömründe de gösterse...
Muhasebeci hayatının muhasebesini yapsa, bilgisayar programcısı yeniden programlasa hayatını, psikolog önce kendinden başlasa anlatmaya, belki daha idareli kullanırız üç günlük dünyayı.


Rahmanın sınavından başarıyla geçebilmek dileğiyle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder